ayaköy Mimari yapısı ,dar sokakları ,kiliseleri ve likya uygarlığına kadar uzanan tarihi ile eşsiz bir kenttir. Tarihsel bellek oluşturması açısından barış isteyen her insan için önemi büyüktür.Goethe ‘ nin dediği gibi ‘Tarihten ders almayanlar onu tekrar yaşamak zorundadırlar ‘ Kayaköyün harabelerine bakarken Ülkemizin biryerlerinde de aynı göçleri tekrar yaşadığımızı hatırlarız .Eşimle bir doğu gezimiz sırasında Mardin’e bağlı Midyat ‘ın dantel gibi işlenmiş taş işçiği ile her birinin sanat esrine dönüştüğü evlerin boşalmış olduğunu görmüştük.Dün Anadolu Rumlarını kaybettik.Bugün Anadolu Süryanilerini kaybediyoruz.
Mimari denince aklıma insan gelir. İnsansız mimari düşünülemez herhalde .’İnsan yoksa mimaride yoktur.’İnsan göç ederse mimaride göç eder . İmgelerle yüklü bu kentte terkedilmiş evler önce harabelere dönüştüler ve şimdide sahiplerinin ardından şairin dediği gibi bizi ağır ağır terkedecekler .Biz burda bu göçe sadece tanıklık yapmaktayız .Aynı zaman boyutunu tekrar yaratmamız imkansız ancak gelecek kuşaklara barış dolu bir dünya bırakabiliriz şayet bu harabelerin bir kısmını da olsa onarıp insanlığa armağan edersek.
Kayaköy ovasında üç yerleşim yeri daha mevcuttur.Adları Keçiler köyü Kınalı köyü ve Belendir.
Kayaköye iki yoldan girilir. Fethiye hisarönü yönünden girerseniz , her nekadar hisar önünün eski halini görmemişseniz bile şimdiki çarpık ve bilinçsiz yapılaşma karşısında üzülebilirsiniz. Gelin en güzel yoldan girin. Fethiyeden- dağyolundan. Dağ yollarından biri yakın zamanda yapılan diğeri rumlardan kalan ve restore edilen taş yoldur.Yazın sıcağında sakın ola ki asfalt dağ yolunu tercih etmeyin. Taş yoldan gelirseniz orman da yürüme şansınız olacaktır. Yol üstündede kaynak suyunuz da var .Sohbet ederek ve çiçek kokularını ciğerlerinize çekerek arkanızda bıraktığınız bu dağ yolunun sonunda Kayaköy kendini gösterecektir.
Kayaköy yoksul bir köy . Sahibsiz köy.Her talancı sermayenin karşısına kendi adı gibi dikilen köy .Sadece bozulmadan Köy olarak kalmak isteyen köy .Bilinçli büyümek ve uygar dünyada yerini insanca almak isteyen köy .Fakat ne yazıkki babadan oğula cezalı bir köy .Barınmak ve geçinmek için ellerindeki tarlanın bir bölmüne evlendirdiği oğluna bir sığınak yapmak isterken 2863 nolu yasa ile yüzleşen ve nesilden nesile suçlu psikolojisi ile yaşayan bir köy. Köyün gelişebileceğini görmeyen veya görmek istemeyen , köyün geleceğini tarihi dokusuyla uyum sağlayan bir projeyle yaratamayan bir zihniyet asla çağı yakalayamayacaktır.Şimdi yasalarımızla tarihi sit alanlarını koruyamayarak doğal dış etkenler ve insanlar tarafından tahrip edilişini seyrediyoruz sadece .
Sohbet ederken Köyün meydanına gelmişiz bile. Meydanın ortasında 1900 lerden kalma bir kuyu var Gece gündüz su çekmekten oldukça derin izler kalmış mermer kuyu ağzında .Tarihi çınar altı köy kahvesinde çay içmeyi unutmayın.Burada içeceğiniz su Faralyadan, dağlardan gelmektedir ve kaynak suyudur.
Kayaköye dağ yolundan indiğinizde öğle güneşine yakalanırsanız Kayaköyün harabeleri kendilerini gizler gün batımında da güneşin rengini sarınırlar.’Güneşin ışıkları ile kaybolan ve yine güneşin ışıkları ile tutuşan köy! ‘Doğdugum şehri çöl sisinde kaybetmiştim şimdide burayı, harabelerden her taş düşüşünde yavaş yavaş kaybedeceğimi hissediyorum.Ay ışığında harabelerin arasında geziniyorum. Gecede bir baykuş sesi ve yalnızlık .Yalnızlığı hissettiğim böyle gecelerde aylardan mayıs ise ateş böcekleri karanlık sokaklara saman yolu gibi uzanırlar ve duvarlarda yangın kıvılcımlarını andırırlar .Hafif bir yağmur çiseler .Ateş böcekleri bahçemizin kayalık duvarlarında gövde veren üç incir ağacının yapraklarının altına sığınır .Üç İncir ağacı size yılbaşı ağacı oluverir.Şimdi eşim Elif Bilgin ile kahve içme zamanı .Birazdan balıkçı dostumun adını ‘arap’ koyduğu tekir kedimiz mırlaya mırlaya harabelerdeki avdan keyifle dönecek ve yalnızlığımıza ortak olacak .
Kayaköyde iki kilise var.Bunlardan tepede olanın adı Taksyarhis düzlükte olanın adı ise Katopanayidir.Katopanayi kilisesinin ahşap kapısı Fethiye arkeoloji Müzesindedir.İki kilise arasındaki sokaktan mutlaka geçin Bu yol size Ölüdenize yürüyüş yapma şansı verecektir. Bu sokaktan geçerken bir müzik sesi bölerse yürüyüşünüzdeki sessizliği LEVİSSİ SANAT ATÖLYEsine varmışsınız demektir.İçerde ben ve eşim yeni bir serginin hazırlığı içindeyiz. Atölyenin bir bölümünde ben resim ,eşim elif heykel yapıyor olacak .New Age veya klasik müzik seviyorsanız atölyenin önündeki taş blokların üstüne oturup biraz soluklanabilirsiniz.Atölyenin önünde dinlenirken karşınızda duran gölgesine sığındığınız ağaçtan dut yiyebilisiniz dallarını zorlamadan . Afiyet olsun.